Hastalıklar

Şeker hastalığı (DİYABET)

1. Diyabet Nedir?

Vücudun başlıca enerji kaynağı glukoz adı verilen bir tür şekerdir. Alınan besinler vücutta glukoza dönüştürülerek kullanılır. Hücrelerin glukozdan enerji elde etmesi için pankreastan insülin adında bir hormonun salgılanması gerekir. İnsülin olmadan glukoz hücrelere giremez. Eğer vücutta insülin yapılamıyorsa ya da hücreler var olan insülinden etkilenmiyorsa, kandaki şeker hücre içine giremez, yani kullanılamaz ve kandaki düzeyi yükselir. Bu duruma diyabet ya da şeker hastalığı adı verilir. Aç karnına ölçülen kan şekerinin 126 mg/dl’nin üzerinde olması, şeker hastalığı olarak kabul edilir.

2. Kaç Tip Diyabet Vardır?

Genellikle 25 yaşından önce ortaya çıkan tip 1 diyabette, vücutta yeterli insülin

üretilemez. Bu nedenle tip 1 diyabeti olan hastaların, kan şekeri düzeyini ayarlamak

için devamlı olarak insülin kullanması gerekmektedir. Bu hastalar genellikle

çok yemek yemelerine rağmen zayıflarlar. Bu tip diyabette kan şekerini kontrol

altına almak daha zordur ve hastalar şeker düşüklüğü (hipoglisemi) ya da şeker

yüksekliği (hiperglisemi) olasılığı nedeniyle yakından izlenmelidir.

Tip 2 diyabet yaşamın daha geç dönemlerinde (genellikle 45 yaşından sonra) ortaya

çıkar. Pankreasın yeterli insülin üretememesinin yanı sıra, vücut hücrelerinin

insülini kullanmasında da sorun vardır.

 

Bir başka deyişle, kanda yeterli miktarda glukoz ve insülin bulunmasına rağmen

glukoz hücre içine giremez ve hücreler yeterli enerji sağlayamaz. Bu hastalar

ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlarla (oral antidiyabetikler) tedavi görürler.

Tip 2 diyabet hastaları genellikle fazla kiloludur.

3. Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

    * Aşırı su içme,

    * Aşırı idrara çıkma, gece idrara çıkma,

    * Sık acıkma, aşırı yemek yeme,

    * Yorgunluk, halsizlik.

4. Diyabet Ne Tür Sonuçlar Doğurabilir?

Glukoz, hücrenin yaşamı için gereklidir ancak kandaki düzeyi uzun süreli yüksek

kalırsa, damarların iç yüzeylerinde hasar oluşturur. En sık etkilenen organlar

göz, kalp, sinir dokusu ve böbreklerdir. En korkutucu sonuçları ise, yüksek

tansiyon, böbrek yetersizliği, görme bozuklukları ve körlük, dolaşım problemleri

ve sinir sistemi hasarlarına bağlı olarak duyu ve hareket bozukluklarıdır. Damarlarda

oluşan hasar, glukoz seviyesinin ne kadar fazla olduğuna ve yüksek kaldiğı sürenin

uzunluğuna bağlıdır.

 

Önceleri ince damarları tutan bu hasar giderek daha büyük damarları da etkiler

ve sonuçta ateroskleroz (damar sertliği), kalp damarlarının hastalıkları, miyokard

infarktüsü (kalp krizi), inme (felç) gibi hayatı tehdit edici hastalıklara neden

olabilir. Kalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.

Ayaklarda dolaşım yetersizliğine ve sinirlerin yıpranmaşına bağlı olarak his

azalması ve yaralar oluşabilir. Kangrene kadar gidebilen bu durum “diyabetik

ayak” olarak adlandırılır.

 

Tip 2 diyabetlilerde böylesi tehlikeli sonuçların görülme sıklığı daha fazladır.

Bu nedenle Tip 2 diyabetlilerde kandaki glukoz kontrolünün yanısıra, kan yağlarının

(kolesterol) ve kan basıncının (tansiyon) normal düzeylerde tutulması çok önemlidir.

Diyabetin sonuçlarından korunmak, onlarla mücadele etmekten çok daha kolaydır.

5. Komplikasyon gelişeceğini gösteren belirtiler nelerdir?

 

    * Bulanık görme,

    * Aşırı yorgunluk,

    * EI ya da ayaklarda hissizlik ya da karıncalanma,

    * Göğüs ağrısı,

    * Sık sık infeksiyon gelişmesi ya da yaraların iyileşmemesi,

    * Devamlı baş ağrısı 

6. Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Diyabette tedavi ve önerilere sıkı sıkıya bağlı kalmak çok önemlidir, fakat

en az bu kadar önemli olan ikinci bir bilgi de, bu yaşam tarzının bir ömür boyu

devam etmesi gereğidir. Ne yazık ki diyabet tam anlamıyla iyileşebilecek, diğer

bir deyişle geçecek ya da hayatınızdan çıkıp gidecek bir hastalık değildir.

Diyabetle birlikte yaşamak öğrenilmeli ve önerilere uyulmalıdır.

 

 

    * Sebze, meyve ve hububattan zengin beslenme alışkanlığı geliştirmek,

    * Öğün atlamadan uygun içerikli beslenmek, Düzenli egzersiz yapmak,

    * Fazla kilolardan kurtulmak,

    * Düzenli doktor kontrolüne gitmek,

    * Önerilen tedaviyi doktor kontrolünde düzenli olarak ömür boyu kullanmak,

    * Kan glukozunuzu normal seviyelerde (açlık kan şekeri: 70-110 mg/dl) tutarsanız,

      diyabetin getireceği sorunları azaltabilirsiniz. 

7. Diyabet ve Egzersiz

Egzersizin her iki tip diyabetin de tedavisinde çok önemli bir yeri vardır.

Doğru beslenme ve düzenli ilaç kullanımı ile birlikte sürekli, düzenli ve uygun

egzersiz yapılması, diyabet hastasını birçok sorundan koruyacak ve iyi bir kan

şekeri kontrolü sağlayacaktır.

8. Egzersiz Neden Gereklidir?

    * Egzersiz, kan şekerinizin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Egzersiz sırasırıda

      enerji ihtiyacını karşılamak için kandaki seker kullanılır ve kan şekeriniz

      bir miktar düşer.

    * Egzersiz, vücutta bulunnan insülinin daha iyi kullanılmasını da sağlar.

    * Diyabette en başta gelen ölüm nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır. Egzersiz,

      diyabette çok önemli bir sorun olan kalp ve damar hastalıklarının gelişimini

      önler ya da geciktirir.

    * Fazla kilolu iseniz, düzenli egzersiz kilo vermenize yardımcı olacaktır.

      Başlangıç aşamasındaki birçok diyabet hastasında, sadece iyi bir diyet ve

      düzenli egzersiz ile kan şekerini kotrol altına almak mümkün olabilir. Ayrıca

      egzersiz, sizin kendinize zaman ayırmanızı, daha iyi görünmenizi ve kendinizi

      daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.

9. Hangi Egzersiz Uygun Olur?

Doktorunuza danışmadan ve kan şekerinii bilmeden egzersize başlamayın.

Egzersize başlamadan önce doktorunuza danışmanız en doğrusudur. Başka bir hastalığınız

varsa, egzersiz yapmanız tehlikeli bile olabilir. Doktorunuz sizi muayene edecek

ve sizden kan şekeri tayininin yanısıra, gerekli görürse bazı başka testler

de isteyecektir. Bunlara göre doktorunuz sizin hangi egzersizi, ne sıklıkta

ve ne kadar yapmanız gerektiğini belirleyecektir.

Yürüyüş yapmanın diyabetliler için en iyi egzersiz yöntemi olduğu kabul edilmektedir.

Haftada en az birkaç kez, düzenli olmak üzere yürümeniz size oldukça yararlı

olacaktır. Bu yürüyüş süresini doktorunuzla birlikte belirleyeceksiniz. Ama

kendinizi ilk günden başlayarak zorlamamanız, kendinize kısa ve uzun vadeli

hedefler koyarak bu programa uymanız doğru olur. Eğer mümkünse bisiklete binmeniz

de sizin için iyi ve zevkli bir egzersiz olabilir.

10. Egzersiz Öncesinde Nelere Dikkat Etmeliyim?

Kan şekeriniz 70 mg/dl’nin altında yada 250 mg/dl’nin üstünde ise egzersiz yapmanız

doğru olmaz. Kan şekeriniz fazla düştüyse hemen, aşırı olmamak kaydıyla, karbonhidratlı

gıdalar yemelisiniz, daha sonra her zamankinden daha hafif bir egzersiz yapabilirsiniz.

Eğer kan şekeriniz 250 mg/dl ya da bunun üstünde çıktıysa, kan şekeri kontrolünüz

bozulmuş demektir, bu durumda derhal bir doktora başvurmalısınız.

Kan şekerinizde aşırı düşme ya da aşırı artış yoksa, egzersize başlayabilirsiniz.

Üzerinize fazla terletmeyecek, rahat bir giysi giymeniz, ayakkabılarınızı mutlaka

spora uygun seçmeniz iyi olur. Egzersize başlamadan önce mutlaka ayaklarınızı

iyice gözden geçirin.Gözden kaçan kücük bir çatlak ya da yara, egzersiz sırasında

büyüyüp size ciddi sorun yaratabilir.

11. Egzersiz Sırasında Nelere Dikkat Etmeliyim?

Egzersiz sırasında dikkat etmeniz gereken en önemli şey kendinizi fazla zorlamamanızdır.

Aşırı yorgunluk, ağrı, nefes darlığı, çarpıntı gibi bir sorunla karşılaşırsanız,

egzersize ara verin ve bunu doktorunuza bildirin.

Egzersiz sırasında karşılaşabileceğiniz ciddi ve önemli bir sorun da kan sekeri

düşüklüğü (hipoglisemi)’dür.

 

Hipoglisemi belirtileri şunlardır:

    * Aşırı terleme

    * Halsizlik

    * Baş dönmesi

    * Zihin bulanıklığı

    * EI ve ayaklarda titreme

    * Uykuya eğilim

    * Ağız kenarlarında iğne batma hissi

    * Çarpıntı, kalp atışında hızlanma

Egzersiz sırasında bunlardan birini hissederseniz derhal egzersizi bırakın,

iki-üç kesme şeker yiyin ya da şekerli bir içecek icin.

Bu belirtilerden birini hissetmeniz mutlaka kan sekerinizin normal sınırın altına

düştüğünü göstermez.

Ama bu durumda acil kan şekeri tayini imkanınız olmadığından, şekeriniz normalin

altına düşmüş kabul ederek şekerli birşeyler yemeniz doğru olur. Çünkü şekerin

kabul edilebilir sınırın altına düşmesi, sınırın üstüne çıkmasından daha tehlikelidir.

Daha sonra doktorunuza başvurmanız doğru olur.

12. Egzersiz Sonrasında Nelere Dikkat Etmeliyim?

Yukarıda belirtilen hipoglisemi belirtleri, egzersizden sonraki 12 saat içinde

de ortaya çıkabilir, bu süre içinde de bu belirtilere karşı dikkatli olmanız

gerekir.

Her egzersiz sonrasında ayaklarınızı dikkatle kontrol edin ve yara, çizik, çatlak

gibi bir sorun görürseniz vakit geçirmeden doktora başvurun. Bu küçük yaralar

önemsenmediklerinde kalıcı ve büyük yaralara dönüşüp, sizi ve doktorunuzu uzun

süre uğraştırabilirler.

13. Hedefim Ne Olmalı?

Egzersiz yapmaktaki amacınız iyi bir kan şekeri kontrolü sağlamak, kilo vermek,

kalp ve damar hastalıklarından korunmak ve sonuçta diyabetle birlikte sağlıklı yaşamaktır.

Bunu yaparken kendinize kısa ve uzun vadeli hedefler koymanız işinizi kolaylaştırabilir.

Hareketsiz bir yaşam süren bir kişiyseniz, kendinizden birdenbire saatler süren

bir yürüyüş ya da uzun bir koşu beklemeniz haksızlık olacağı gibi gerçekçi de

olmaz.

Kendi önünüze gerçekleşmesi mümkün olmayan bir plan koyarsanız, kısa sürede

bundan vazgeçmeniz büyük olasılıktır. Bunun yerine kendi vücudunuzun imkanlarını

da gözönünde tutarak daha makul bir plan yapın. Daha da iyisi bunu doktorunuzla

birlikte yapın.

Örneğin hızlı tempolu bir yürüyüş sizi 3-4 dakikada yoruyorsa ve dinlenmeniz

gerekiyorsa, ilk hedefiniz bir aylık düzenli egzersiz programı sonunda, hiç

ara vermeden 10 dakika yürüyebilmek olsun. Bunu yaparken, haftada en az kaç

gün, yavaş yavaş başlayıp gittikçe hız kazanan (tabii ki asla kendinizi fazla

zorlamayacak) 30’ar dakikalık yürüyüşler planlayabilirsiniz. Gittikçe daha rahat

yürüdüğünüzü, daha az durup dinlenmek zorunda kaldığınızı görmek sizi sevindirecek

ve heveslerdirecektir. İyi bir diyet de uyguluyorsanız, birkaç hafta sonunda

fazla kilolarınızı vermeye başlayacaksınız.

 

Unutmamanız gereken şey …

 

… egzersizin ancak sürekli ve düzenli olduğunda yararlı olduğudur.

14. Diyabetlilerde Ayak Bakımı Neden Çok Önemli ?

Diyabetlilerde ayak bakımı çok önemlidir. Çünkü, diyabetlilerde ayak sorunları

sık ortaya çıkar ve hemen tedavi edilmezse hızla büyük boyutlara ulaşabilir.

Önemsemediğiniz küçük çatlaklar, yaralar bile kısa sürede ciddi sorunlar yaratabilir.

Bunun başlıca iki nedeni vardır :

Diyabette kan damarları hasar görür. Bunun sonucunda ayakta kan dolaşımı bozulur

ve en küçük yara bile normalden çok daha geç ve zor iyileşir.

Diyabette sinir de hasar görür. Bu ayaklarınızda his kaybına yol açar. Sonuçta

normalde hissedebileceğiniz bir kesiği ya da yarayı çok geç, ancak yara büyük

boyutlara ulaştığında farkedebilirsiniz. Sinirlerin hasar görmesi, ayakta bir

takım şekil bozukluklarına yol açabilir, bu noktalarda tedavisi güç bazı ayak

ülserleri (yaraları) ortaya çıkabilir.

15. Ayak tırnaklarına dikkat!

Ayak tırnaklarınızı banyo sonrası, tırnaklar yumuşakken kesin. Daha sonra da törpüleyin. Tırnaklarınızı düz kesin, kenarlarını daha derin kesmeyin.

16. Ayaklarınızı koruyun !

Evde denizde ve kırda, hiçbir zaman çıplak ayakla yürümeyin. Ayaklarınızın fazla soğukta yada sıcakta kalmamasına dikkat edin. Kışın ayaklarınızın üşüdüğünü farketmeyebilirsiniz. Siz soğuk hissetmeseniz de mutlaka sıcak tutacak yünlü bir çorap giyin. Aynı şekilde, banyo sırasında da ayaklarınızın çok sıcak suya maruz kalmasını önleyin. Ayaklarınızı ısıtmak için sıcak su torbası kullanmayın.

17. Ayakkabı ve çoraplar dikkat !

Hergün temiz bir çorap giyin. Pamuklu ve yünlü çorapları tercih edin.

Ayakkabılarınızın çok rahat ve ayağınıza uygun olmasına dikkat edin. Uzun yürüyüşlerde

mutlaka yürüyüş için uygun olan spor ayakkabısı giyin. Fakat yüksek topuklu

ve dar ayakkabılardan kaçının. Burnu ya da arkası açık ayakkabı giymeyin.

Akşama doğru ayakklarınızda bir miktar şişme olur. Yeni ayakkabı alacaksanız bunu

mutlaka öğleden sonra alın.

Yeni ayakkabı aldıysanız, bunu önce evde ve kısa mesafelerde deneyin. Bu ayakkabının

rahatlığından emin olana dek yanınızda eski bir ayakkabınızı da taşıyın.

Ayakkabı ya da terliğinizi giymeden önce içinde yabancı cisim olup olmadığını

kontrol edin.

18. Nasırlar, su toplaması, siğiller

Ayakklarınızda nasır ya da sertleşmiş deri kısımları varsa bunları siz kesmeye

kalkmayın, farketmeden ayağınıza zarar verebilirsiniz. Ne yapmanız gerektiğini

doktorunuza danışın.

Ayağınız, ayağınızda içi su dolu kabarcıkların oluşmasına neden olduysa, bu

kabarcıkları asla patlatmayın. Üzerine bir parça antiseptik ilaç (tentürdiyot

v.b. ) dökeceğiniz gazlı bez yerleştirin. Eğer bu kabarcık kendiliğinden patladıysa

ve akıntısı varsa hemen doktorunuza başvurun.

Siğil, bir tür enfeksiyondur. Ayağınızda siğil oluştuysa ilerlemeden tedavisi

için doktorunuza başvurun.

Ayağınızda farkedeceğiniz her türlü renk değişikliğini, lekeyi ya da kaşıntıyı

derhal doktorunuza bildirin

1. tarif

Pelin otu, sinirli yaprak, böğürtlen kökü, okaliptus yaprağı, ada çayı,

 kantaron çiçeği, ceviz yaprağı, dut yaprağı, kuzu kulağı, mersin

yaprağı, kekik otu, arpa, kırk kilit otu, ardıç tohumu, üvez yaprağı,

altun ot, kuşburnu, labada,Hint  bamyası çiçeği (hibiscus),

harmanlanıp çay olarak kaynatılır içilir.

2. tarif

Hibiscus ( Bilinen adı Mekke gülü) bol limonlu soğuk olarak içilir

3. tarif

Yahudi baklası dövülüp toz halinde yutulur, tohumu suda yumuşulatılarak sabah ve akşam 10 tane  yenir.

4. tarif

100 gr. tarçın

100 gr. anason

50 gr. kişniş

100 gr keçi boynuzu unu ile harmanlanıp kahve biçiminde içilir.

5. tarif

100 gr. mersin yaprağı

100 gr. Hint bamyası çiçeği

100 gr. zahter (kekik)

50 gr karabaş otu

50 gr. pelin otu

 karıştırılarak az miktarda kaynatılır içilir.